Meme kanseri kadınlarda en sık görülen kanser tipidir. Meme kanseri sıklığının son yıllarda giderek artış gösterdiğini görmekteyiz. Bin dokuz yüz doksanlı yıllardan sonra ise meme kanserine bağlı ölümlerde ciddi azalma görülmekte. Bunun başlıca sebebi mamografi taramalarının yaygınlaşması, erken tanı olanaklarının artması ve ilaç tedavisindeki gelişmeler olarak özetlenebilir. Yani meme kanseri artmasına rağmen meme kanserine bağlı ölümlere daha az olarak görmekteyiz. Bu da günümüzdeki meme kanseriyle ilgili en güncel sloganımızı ortaya çıkarmakta. Meme kanserinde erken tanı hayat kurtarıcıdır. Erken tanı için özellikle dikkat edilmesi gereken kırk yaşından sonra kadınların hiçbir şikayetleri olmasa bile tarama mamografilerini belli bir düzen içerisinde gerçekleştirmeleridir. Meme çok az bir kısmı yüzde beş ila onu genetik geçişli meme kanseridir. Bunun dışında meme kanseri için bilinen bir sürü risk faktörü olmasına rağmen hastaların yaklaşık dörtte üçünde meme kanserinin olarak geliştiğini yani rastlantısal olarak geliştiğini biliyoruz. Bu yüzden de meme kanseri için tanımlanmış risk faktörleri olmasa bile bir kadın belirli bir yaştan sonra ki hiçbir şikayeti yoksa ciddi bir aile öyküsü yoksa bunu kırk yaş olarak kabul ediyoruz. Kırk yaşından sonra yıllık mamografi taramalarını yaptırmasında fayda vardır. Meme kanseri erken yakalandığında meme kanserine bağlı ölüm riski çok azalmaktadır. Erken evre meme kanserinde tedavi başarısı yüzde seksen beşlerin üstüne çıkmıştır. Günümüzde. Erken tanı konduğunda hem tedavi başarısı artmakta yani sağ kalım avantajı belirgin olmakta hem de Daha ufak cerrahi girişimlerle meme kanseri başarılı bir şekilde tedavi edilebilmektedir. Daha ufak cerrahi girişimler derken kastımız meme koruyucu ameliyatlar ve koltuk altında kirlent notlarına yönelik daha koruyucu ameliyatlar olarak özetlenebilir. Meme koruyucu cerrahi sadece tümörün etrafındaki bir iki santimetrelik sağlam meme dokusuyla birlikte çıkartıldığı ve kalan meme dokusuna ışın tedavisinin yapıldığı cerrahi türüdür. Erken evre meme kanserinde bu işlemin başarısı memenin tamamının alınması olan mastektomiye eşdeğerdir. Meme koruyucu cerrahinin tek bir avantajı vardır. Yani memenin korunması ve buna bağlı hastanın psikolojik olarak bundan sonraki tedavilerde daha kolay tolere edebilmesi, psikolojik destek vermesi. Koltuk altı koruyucu cerrahi değer ise lenf nodu biyopsisi diyoruz. Erken meme kanserinde, koltuk altı lenf nodlarına tümörün gitme ihtimalinin çok düşük olduğunu biliyoruz. Bu yüzden de ameliyat öncesi incelemelerimizde eğer koltuk altında pozitif bir lenf noduna ait bir bulgumuz yoksa özel bir yöntemle bir mavi boya kullanarak ve radyoaktif bir madde enjeksiyonu takiben ameliyatta Bir el gama probu yardımıyla tümörün koltuk altında direne olduğu ilk lenf nodu ya da naf nodlarını buluyoruz. Eğer bunlar tümör içermiyorsa, ameliyat sırasında yaptığımız bir incelemeyle, patolojik incelemeyle buna karar veriyoruz. Koltuk altındaki diğer lenf modlarına dokunmuyoruz. Böylelikle hastanın bundan sonraki yaşantısında kolunu kullanmasıyla ilgili sıkıntı yaşama ihtimali yaklaşık on kat azalıyor. Biyopsisi meme kanseri cerrahisinde son yıllardaki en büyük gelişmelerden bir tanesidir. Meme kanseri tedavisinde eğer memenin alınması gerekiyorsa ki hastalık erken evrede olmasına rağmen bazı özellikleri itibariyle memenin korunması mümkün olmayabilir. O zaman da yerine yeni meme dokusu oluşturulması anlamına gelen eş zamanlı meme rekonstrüksiyonu işlemlerini uyguluyoruz. Bu amaçla kişinin kendi dokularını kullanabileceğimiz gibi implantlarda tercih edilebilmekte. Meme kanseri cerrahisindeki bu yenilikler meme kanseri özellikle erken eve tanı konduğunda başarıyla uygulanabilmektedir.